30 Nisan 2012 Pazartesi

Eskişehir - Bursa (22.04.2012)

Bir Bursa gezisi yapalım "fikrini" hayata geçirmiş bulunduk. Koyulduk Bursa'nın yollarına. Çok viraj yapmak hedefimiz tabi, buna uygun bir rota hazırladık. Rotamız şöyle oldu;

B Domaniç, D Uludağ. 410km civarı.



















Saat 9:30'da Ertuğrulgazi'de buluşup üç motor Kütahya yoluna çıktık.(İki Vstrom,bir adet GS1150) Yavuz, Bmw'sinin karnını tıka basa doldurup geldi yanımıza. Suzukicilerin depoları dolu değildi. Eskişehir çıkışından benzin alıyoruz.(Fiyatlara ince ince giydiriyorum içimden)
Motosiklette müzik dinlemek için kulak içi kulaklık almıştım. Mis gibi deneme fırsatı çıktı dedim kendime ve kulaklığı taktım. Kulağımda MFÖ çalarken, düştük yollara...

Eskişehir-Kütahya yolu ile Bursa-Kütahya yolunun kesiştiği yerden saptık köy yollarına. Hedef Domaniç...

Köy yollarının asfalt kalitesi fena değildi fakat yinede temkinliyiz. Gözükmeyen bir virajın içi çakıl-kum olabiliyor. Karaçayır köyünü geçtikten sonra yol kenarında kısa bir mola veriyoruz. Hem fotoğraf çekinmek, hemde dinlenmek için...



Yavuz ve Fehmi biraz önce uzaydan inmiş gibiler,ki bu görüntü ilerdeki bir köyde çok dosthane bakışlarla karşılanmamıza neden oldu :)

 Yola devam...

Fehmi önümüzde ve onun depo üstü çantasında duran benim özene bezene hazırladığım haritaya göre ilerliyoruz. Dombayçayırı köyüne kadar her şey normal gitti. Ama burdan sonra gördük ki google map yanılabiliyorumuş. Haritadaki rotadan kısa süreliğine saptık ama yolun Domaniçe gittiğini biliyorduk. Geçtiğimiz köylerdeki köy bilgelerinede bunu teyit ettirdik. Yol biraz bozulmaya başladı derken biraz sonra tamamen şoseye döndü ki iyikide dönmüş. Çok güzel bir ormanın içinden toprak yolda ilerlemeye başladık. Toprağı rengi kırmızıydı. Çok keyifli bir sürüş deneyimi oldu benim için. Güzel manzarası olan ve düzlük sayılabilecek bir yerde fotoğraf çekinmek ve birazda motorlarla oynamak için durduk. Yanımızdan küçük bir dere ormanın içine doğru akıyor...


Yolda dslr makinayı kullanmak pratik olmuyor. Ama bu tarz kareleri çekmekte diğer makinalarla kolay değil :)



Yavuz bu kareyi güzel yakalamış.


Yerdeki izlerdende anlaşıldığı gibi biraz daha eğlenceden sonra yola tekrar koyulduk. Yol ilerledikçe doğa güzelleşti. Özellikle bir kısmı çok hoştu, sağımızda mavi taşların arasından akan güzel bir dere ve sağlı sollu ağaçlar. Biraz daha ilerde ormancılarla karşılaştık. Koca koca kütükleri yatırmışlar yere, karınca gibi çalışıyorlardı. Bu kadar şose yol yaptıktan sonra asfalta girdik. Yol düzeldikten sonra Domaniçe varmak çok vaktimizi almadı. Burada güzel bir öğlen yemeği yiyiyoruz ve ardından çay keyfi yapıyoruz belediye binasının önündeki meydanda.




Çaylar bitince toparlanıp yola çıktık. Domaniç'ten nasıl çıkacağımızı öğrenmek için yoldaki birinden yardım istedik. Amacımız Domaniç'ten, Uludağın arkasından dolanarak Bursa'ya girmek. Fakat yolan çok kötü durumda olduğunu yerel halktan öğreniyoruz ve rotayı değiştiriyoruz. Domaniç'ten İnegöl'e oradan Bursa'ya geçmeye karar verdik. İnegöl'e kadar 40km yolumuz var.

Domaniç İnegöl arasıda sürüş keyfinin fazla olduğu yollardan biriymiş. İyikide bu yolu kullanmışız. Hızla virajların bol olduğu manzaralı bir yoldu.

İnegöl'de kısa bir mola verdik. Bursa yolunun ufkunda kara bulutlar yağmurun habercisiydi ve topcaselerden yağmurlukları çıkarın, üzerinize giyin der gibi bize bakıyorlardı :) Yağmurlukları giydik ve yola koyulduk. Çok geçmedende yağmur başladı fakat çok şiddetli değildi. Biz mola verip yağmurlukları giyerken Bursa taraflarına sağanak yağmurun yağdığını yolun durumundan anlıyoruz.

Bursa girişinde yolda durduk. Fehmi'nin bir motosiklet mağazasından almayı düşündüğü eşyalar var fakat mağazanın yerini tam bilmiyoruz. Telefondaki navigasyon yetişiyor imdada. Uludağa çıkma planımızda var fakat bulunduğumuz yerden Uludağ pek iç açıcı görünmüyor. Zirve kara bulutlarla kaplı.


Bursa'ya bizim gittiğimiz gün başbakan gelecekmiş. Bu yüzden trafiğin durumu çok kötüydü. Motomax'a ulaşmak 45 dakikamızı aldı.


Motomax'ta işimizi bitirdikten sonra Uludağ'a doğru gaz açmaya karar verdik. Karnımızda yavaş yavaş acıkmaya başlamıştı. Yemek için yoldan birkaç bişey alıyoruz.

Fehmi bize, resmin arka planında dönmekte olan tavuklardan alıyor:)


Ve Uludağda bu manzara eşliğinde yemeğimizi yol kenarında yiyiyoruz


Ağız tadıyla yemek yerken jandarmanın megafonundan gelen " motorcular yol kenarında piknik yasak" sözlerine maruz kalıyoruz fakat "tın" mıyoruz :)

Yemeği yedikten sonra Bursa çıkışındaki Kafkasoğlu şekercisine gidiyoruz. Kestaneli çikolatayı çok severim...

Bursa'dan İnegöl'e doğru yola devam ediyoruz. Amacımız Pazaryeri'ne gitmek. İnegöl'de benzin almak için tekrardan duruyoruz ve pompacıyla aramda tatlı bir diyalog geçiyor. Pompayı depoya sokmadan mandalı açan bir zeka küpüyle az kaldı kan kardeşi oluyorduk. Kendim dolduruyorum depoyu.

Benzin aldıktan sonra ana yoldan Pazaryeri'ne doğru kıvrılıyoruz ki yolun en keyifli kısmı bu bölümdü. Eskişehir'e motosiklet eğitimine gelenlerin, eğitim yollarından biri bu güzergah. Asfaltın ortasından devam eden ve kilometrelerce kesikli çizgiye dönüşmeyen sarı şerit, Avrupa'daki köy yollarını hatırlattı bana. Asfalt kalitesi yolun büyük bölümünde çok iyiydi. Yolun virajlı kısmını bitirdikten sonra kısa bir mola veriyoruz.


Hayır sever biri güzel birşeyler bırakmış arkasında. Çeşmesi, oturma yerleri,masası var bu hayratın :)





Yola devam ediyoruz, Pazaryeri'ni de geçerek anayola çıkıyoruz. Bundan sonrası herkezin bildiği Bozüyük Eskişehir arası otoyol. Trafik kurallarınada uyarak kıyıdan kıyıdan Eskişehir'e varıyoruz. Güzel bir kahve ve günün yorumunun ardından tatlı bir yorgunlukla evlerimizin yolunu tutuyoruz.


Motoru alırken bir ara arabamı alsam acaba diye düşünmüştüm. Kullandıkça da anlıyorumki çok doğru bir karar vermişim. Boşuna dememişler motoru olan gündüz rüya görmez diye :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.